about 2
z. 1. aşağı yukarı, yaklaşık, az çok; hemen hemen, neredeyse: at about six o´clock saat altı sularında. Come about midnight. Gece saat on iki sularında gel. It weighed about a kilo. Ağırlığı yaklaşık bir kiloydu. It´s about time we took off. Artık gitmeyi düşünmeliyiz. about fifty people elli kadar kişi. She was a child of about ten years old. Yaklaşık on yaşında bir çocuktu. in about every one of these villages bu köylerin hemen hemen her birinde. It´s about the prettiest village I know. Tanıdığım köylerin en güzeli galiba. You´ve about got the hang of it. Bunu hemen hemen öğrenmişsin. We´ve just about finished this job. Bu işi neredeyse bitirdik. Are you about ready to go? Birazdan gidebilir misin? 2. İng. orada burada; oraya buraya; oradan oraya; her tarafta; her tarafa: The city was fortified all about. Şehrin her tarafı müstahkemdi. Look about! Etrafına bak! Books were lying about the table. Masanın üzerinde yer yer kitaplar vardı. The wind had scattered the leaves about. Rüzgâr yaprakları oraya buraya dağıtmıştı. Just look at them running about! Koşuşmalarına bak hele! 3. İng. ortalıkta, etrafta, civarda: There´s no one about. Ortalıkta kimse yok. Everybody was just standing about doing nothing. Herkes işsiz güçsüz dikilip duruyordu. 4. ters yöne: Turn the car about! Geri dön! Put the ship about! Gemiyi tiramola et! 5. İng. (Döndürmek veya çevirmek gibi fiilleri pekiştirir.): He kept turning it about. Onu devamlı döndürüyordu.